Kitap Dünyam 'da Ara

13 Eylül 2007 Perşembe

Semerkant - Amin Maalouf

Semerkant-Amin Maalouf

Eser Adı:Semerkant
Yazar :Amin Maalouf
Tür :Roman
Yayınevi: YKY
Sayfa :249


Açıklama :

"Titanic'te Rubaiyat! Doğu'nun çiçeği Batı'nın Çiçekliğinde! Ey Hayyam! Yaşadığımız şu güzel anı görebilseydim!"

Amin Maalouf, "Afrikalı Leo"dan (YKY, 1993) sonra bu kez Doğu'ya, İran'a bakıyor. Ömer Hayyam'ın Rubaiyat'ının çevresinde dönen içiçe iki öykü... 1072 yılında, Hayyam'ın Semerkant'ında başlayan ve 1912'de Atlantik'te bit(mey)en bir serüven... Bir elyazmasının yazılışının ve yüzlerce yıl sonra okunurken onun ve İran'ın tarihinin de okunuşunun öyküsü/tarihi...SİTE


Yorum :
*** beni vuran bir cümle:

Ayağa kalk,uyumak için
Önümüzde sonsuzluk var!

Ömer Hayyam-Rubaiyat 'tan

3 Eylül 2007 Pazartesi

Afrikalı Leo - Amin Maalouf

Afrikalı Leo-Amin Maalouf

Eser Adı: Afrikalı Leo (Léon I'Africain)
Yazar :Amin Maalouf
Tür : Roman
Yayınevi:Yapı Kredi Yayınları
Sayfa : 337
Ek özellik: (çeviren) Sevim Gündüz Raşa

Açıklama :

Afrikalı Leo, gerçek bir yaşam öyküsünden çıkarılmış düşsel bri yaşamöyküsü: "Bir berberin sünnet ettiği, bir Papanın vaftiz ettiği" Hasan ibn Muhammed el-Vezzan ez-Zeyyati alias/namıdiğer Giovanni Leone de Medici'nin, Leo Africanus yani Afrikalı Leo'nun özyaşamöyküsü yazmış olsaydı yazacağı gibi... ( arka kapak)

Yorum :


Kahramanın din, dil,ırk özelliklerine bakmadan yaşadığı seruveni okumak heycan verici. Bukadarda olarbi dedirten olaylar zinciri. Ne yok ki.. Granada'dan Fas'a,Kahire'ye,İstanbul'a hatta Roma'ya uzanan zorunlu -istekli yolculuklar. Yeni bir yolculukta arkada eş,çocuk,varlık hepsini bırakarak gitmek yeni yerde yeni eşler,çocuklar ve varlıklar elde etmek.

kimiz zaman tüccar ,kimi zaman elçi, kimi zaman köle ,ve hatta Papa'nın korumasında bir oğul. hepsini yaşayan tek kişi. Granadalı bir müslüman Hasan.

Hasan ve hayatını okuyunca başta dediğim gibi onu dilinden,dininden ,ırkından ayrı düşünmeden okunduğunda bir tiksinti,bir aşağılanma ,bir batılı(hristiyan) gibi görülmek istenen bir müslüman görüyorsunuz. Yazar esasen doğulu olmasına rağmen batılı gibi -batılının görmek isteği doğuyu yazmış.

mesala şu cümlelere bir anlam yükleyemedim

-kahraman bir bayanla (türk şehzadesinin dul karısı -Çerkez Nur- ile) buluşacak.
"O gün hiç yüksünmeden cuma namazına gitmedim" (Çerkez Sultan Yılı ,sy:227)

-"Çıldırmamak için çocukluğumun Tanrı'sına günde beş kez namaz kılmaya başladım" (Süleyman yılı, sy:301)

müslümanın diyen birisi bunları yapmazmı elbette yapar ,onun seçimi. ama sanki kitap başta hakiki bir müslüman tipindeki karekteri istediği formata getirmiş gibi geldi bana.

not: tabiki bunlar benim düşüncelerim,farklı bakış açılarıda olabilir.

Amin Maalouf

-Doğu kökenli. bir yazar olarak Amin Maalouf, Batı’lı okuyucunun duymak istediği Şark’ı anlatıyor. Bizim tarihimizde Piyer Loti vakası olarak bilinen bu sendromun, Semerkant romanının ikinci bölümündeki Iran anlatısındaki bayağılığının rahatsız edici düzeyde olduğunu söyleyebilirim.

Eski Doğu’ya ait tarihi anlatımların çoğu, gözlemlerini padişahlar, vezirler, harem kadınları, Batı ile dinsel ve kültürel ilişki içindeki varlıklı aileler gibi seçkinlerin yaşamına odaklayıp, yoksul halk kesimlerini görmezden gelen ve kendileri de Doğu’ya egzotik gözlerle bakan Batılı gözlemcilerin kaleminden çıkmış, ‘böylelikle de, uzun yıllar boyunca Batı’da, gizemli bir Şark fikriyatı yaygın olmuştur”.- (kaynak A. Ömer Türkeş)

bu fikre katılmamak elde değil , özellikle Afrikalı Leo kitabında granadalı bir bir müslüman dilinden serüvenlerini anlatıyor ama kahraman hiç müslüman gibi yaşamıyor.sadece batının görmek ve olmasını istediği gibi ( sanki hristiyanım diyen ama hiç bir gerekliliğini yapmayan inasan) bir müslüman protresi var. Devamı...

Kitap içindeki biyografisi:
Lübnan'da doğdu. Lübnanlı bir Arap Hıristiyan olan romancı, ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe başladı; 1976'dan beri Paris'te yaşıyor. Çeşitli yayın organlarında yöneticilik ve köşe yazarlığı yapmış olan Maalouf, bugün vaktinin çoğunu kitaplarını yazmaya ayırmaktadır.

Çok iyi bildiği Asya ve Akdeniz çevresi kültürlerinin söylencelerini yapıtlarında başarıyla işleyen Maalouf, ilk kitabı Les Croisades vues par les Arabes (1983, Arapların Gözüyle Haçlı Seferleri) ile tanındı ve bu kitabın çevrildiği dillerde de büyük bir başarı kazandı. 1986'da yayımlanan ve aynı yıl Fransız-Arap Dostluk Ödülü'nü kazanan ikinci kitabı (ilk romanı) Léon l'Africain (Afrikalı Leo) ise bugün bir "klasik" kabul edilmektedir.

Maalouf'un 1988'de yayımlanan ikinci romanı Samarcande da (Semerkant) coşkuyla karşılandı ve pek çok dile çevrildi. Les Jardins de Lumière (1991, Işık Bahçeleri,) ve Le Ier Siècle après Béatrice (1992, Beatrice'den Sonra Birinci Yüzyıl, Telos) adlı romanlarının ardından, 1993'te yayımlanan romanı Le Rocher de Tanios (Tanios Kayası,) ile Goncourt Ödülü'nü kazanan yazarın, Les Echelles du Levant (Doğunun Limanları) adlı romanı 1996'da, Les Identités Meurtrières (Ölümcül Kimlikler) adlı deneme kitabı 1998'de çıktı. Maalouf'un son romanı, 2000'de yayımlanan Le Périple de Baldassare'dir (Yüzüncü Ad-Baldassare'nin Yolculuğu). Finlandiyalı müzisyen Kaija Saariaho'nun bestelediği opera için yazdığı Uzaktan Aşk (2002) Maalouf'un ilk librettosu ve son çalışması.

15 Ağustos 2007 Çarşamba

Fatih - Harbiye - Peyami Safa

Fatih - Harbiye-Peyami Safa

Eser Adı : Fatih - Harbiye
Yazar : Peyami Safa
Tür : Roman
Yayınevi : ÖTÜKEN NEŞRİYAT
Sayfa : 128
Ek özellik: MEB 100 temel eser

Açıklama :
Yazar bu romanında Tanzimat'tan kopup gelen, Millî Mücadelede ve sonraki yıllarda alevlenen batılılaşma hareketlerinin Türk tipindeki ve cemiyetindeki etkilerini incelemektedir.

Bir genç kız (Neriman)ve 2 erkek (Macit -batı ve Şinasi -doğu temsili) arasındaki ilişkiden yola çıkarak batının tekniğini almalıyız ama kültürünü asla sonucuna varan bir fikir. Neriman iki erkek rasında seçim yapmak durumdadır.Aslında seçimi erkekler arasında değil yaşam tarzı konusundadır. Neriman doğu kültürü ile yetişmiş ama batıya özenen ,Şinası doğu kimliğini benimsemiş, Macit ise bir batılı gibi yaşayan insanı temsil etmektedir.

kitabın adındaki iki yer de yine doğu(Fatih) ve batıyı(Harbiye) temsil etmekte. Neriman Fatihte oturmakta ama gönlü Harbiyeden yana.

Ana Fikir: "Teknikte garplılaşmakla iktifa mı etmeliyiz, yoksa kültürde de mi garplılaşmalıyız?"
"Her kültür (hars) millî kalmalıdır ve millî kalmaya mahkûmdur;tekniğe gelince bu beynelmileldir(uluslar arası)." - kitaptan alıntıdır-

"Medeniyetin beynelmilel fakat harsın mutlaka millî olduğunu unutmayacağız."

Yorum : Tanzimat dönemi ile osmanlıda başlayan garplılaşma hareketlerinin insanlar üzerindeki etkilerini gözler önüne çok güzel seren bir kitap. hem kendi kültürünü korumaya çalışanların hemde başka kültürlere hayran kalanların okuması ve fikirlerini birkez daha gözden geçirmesi gerekli diye düşünüyorum. ve şimdiye kadar neden okumamışım diye hayıflanıyorum.

kitapta ayrıca ailesi neyse çocuğuda odur olmadığını, zamanın şartlarına göre çocukların isteklerinin değişebildiğini ve ailelerin çocuklarını kendi zamanlarına göre değil gelecek zamanlara göre yetiştirmeleri gerektiğini gördüm.

"Çocuklarınızı kendi zamanınıza göre değil, onların yaşayacakları zamana göre yetiştiriniz"


Hz. Ali (r.a.)
"Rus kızı tahsil görmüş bir kızdır,sathî şeylere kıymet vermez,hakiki güzellikleri arar".
" Velhasıl ,bu rus kızı büyük bir hata işlediğini anlamış, hakiki kıymetlerle medeniyetin sahte kıymetleri arasındaki farkı çok iyi görmüş".
Neriman'ı kendine getiren rus kızı ile alakalı kitaptan bir kaç seçme.

13 Ağustos 2007 Pazartesi

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu - Peyami Safa

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu-Peyami Safa

Eser Adı: Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
Yazar : Peyami Safa
Tür : Roman
Yayınevi: ÖTÜKEN NEŞRİYAT
Sayfa : 109
Ek özellik: MEB 100 temel eser

Açıklama :
Roman, yalnız ve hasta bir çocuğun ızdırabını, çocukça aşkını ve kıskançlığını; mes'ud olmak isteyen bir genç kızın temiz sevgisini; inanmak arzusu bütün benliğini saran bir insanın kuruntularını ve çıplak hastahane duvarı gerisindeki hıçkırıklarını anlatır.

Yorum :

gülen Elma :D

9 Ağustos 2007 Perşembe

Babalar ve Oğullar - Ivan Turgenyev

Babalar ve Oğullar-İvan Sergeyeviç Turgenyev


Eser Adı: Babalar ve Oğullar
Yazar : İvan Sergeyeviç Turgenyev
Tür : Roman
Yayınevi:Doğan kitap
Sayfa : ...
Ek özellik: MEB 100 temel eser

Açıklama:
1859 yılının Mayıs ayında baba Nikolay Petroviç Kirsanov, üniversiteyi bitirmiş oğlu Arkadiy'in dönüşünü heyecanla beklemektedir. Oğlunun değerli arkadaşım diye tanıştırdığı Bazarov, çitliğe adımını atar atmaz gelenekselden derin bir kopuşun, bir kuşak çatışmasının temsilcisi olduğunu belli eder. Sadece doğa bilimlerinin yasalarına inanan genç Bazarov, kırsal kökenli aristokrasinin kent kökenli aydınlar ile yaşadığı gerginliği yansıtır. Edebiyatın vazgeçemediği genel kuşak çatışması teması, bu romanda tarihsel bir kesite ve belli bir ülkenin koşullarına bağlanarak inandırıcı, açıklanabilir, trajik özellikler kazanıyor.

Bablar ve Oğullar: Kaçınılmaz kopuş.

Yorum :


gülen elma :D

Dost Görünen Düşman- Heradot-Beydaba-Mevlana

Dost Görünen Düşman ( Üç Bilgeden Hikayeler-)
Eser adı: Dost Görünen Düşman ( Üç Bilgeden Hikayeler -Heradot-Beydaba-Mevlana )
Türkçesi: Ömer Rıza DoğrulTür : Öykü
Yayınevi: Kaknüs
Sayfa : 96
Eser Hakkında yorumum:
Bir konuya odaklı 3 eserin ortak noktası olması hasebi ile güzel bir kitap. Eserlerin kendisi okunamıyorsa bu kitap okunmalı. konu odaklı olmasıda okunması için 2.bir özellik.Dost görünen düşman konusu ise özellikle üzerinde durulası bir nokta, hem harici dost düşmanları hemde insanın içindeki dost düşmanları bu kitapta bulmak mümkün. özellikle heradot harici düşmanı, beydaba harici düşmanı anlatırken içindeki küçük hikayeciklerle iç düşmanı Mevlana ise daha ağırlıklı iç düşmanı anlatmakta.Okunmasını tavsiye ediyorum.
3 öykü:
1) Dost Görünen Düşman -Heradot -üçüncü kitap: Fırka 160- (5)
2)İnanılmayacak Düşman - Beydaba -Kelile ve Dimme
3)En Korkunç Düşman - Mevlana -
Yazarın önsözünden :
Bu eser, üç büyük dahi olan Herodot, Beydebâ ve Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin insanları "dost görünen düşman"dan korumak için yazdıkları seçme hikâyelerden oluşuyor. Hikâyelerde düşmanın çeşitli oyunları, hileleri ve kurnazlıkları anlatılıyor.
Bu eserin temeli "Dost Görünen Düşman"dır ve bu düşmandan korunmaktır. Dost görünen düşman, düşmanların en tehlikelisidir. Ve bu çeşit düşmanın ferdisi ve millisi de aynı derecede tehlikelidir.. Biri ocak söndürür, biri yurt yıkar. Fakat dost görünen düşmanların en kötüsü, vicdan düşmanıdır. Çünkü bir ferdi, bir milleti değil; milletleri birbirine düşürür.

Açık düşman, en basit düşman ve belki de en iyi düşmandır. Çünkü ona karşı tedbir almak ve ondan korunmak çok kolaydır.

Dost görünen düşmanla ve bu düşmanın hileleriyle uğraşmak ise çok güçtür.

Dost görünen her düşman, mutlaka insandaki merhamet duygusunu istismar eder. Böylelikle bir şahsı tepelemeyi, bir memleketin istilasını kolaylaştırmayı yahut vicdanları avlayarak beşeriyeti birbirine düşürmeyi gözetler. İnsanları bu yolda kurulan tuzaklardan korumak için yazılan üç hikayeyi seçerek yüksek bir hissin, süfli maksatlar uğruna alet edilmesinin neticelerini belirtmek istedim.

Seçtiğim bu üç hikaye, dünyanın en mümtaz şahsiyetlerinden üçüne aittir.Birincisi; Tarihin babası sayılan Herodot’un tarihinden; ikincisi Beydeba adıyla tanınan Hint filozofunun Kelile ve Dinme adlı eserinden; üçüncüsü ise Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin Mesnevi’sinden aktarılmıştır.
Özellikle Mevlânâ’nın hikayesinde bir milleti ortadan kaldırmak için nasıl fitne ve fesat sokulduğu konusunda çarpıcı örnekler yer alıyor. Herodot, dost görünen düşmanın bir ülkeyi nasıl fethettiğini anlatır. Beydebâ, dost görünen düşmanın istilâya uğrayan bir memleketi, istilâdan kurtarmakla kalmayarak düşmanını nasıl imhaya muvaffak olduğunu izah eder. Mevlânâ ise, vicdan avcılarıyla meşgul olur ve beşerin ruhunu istismar eden bu gizli düşmanların iç yüzünü teşhir eder. Dost görünen düşmandan korunmak konusunda sürekli olarak ihtiyaç hisseden Türk halkı için bu eser büyük bir önem arzediyor. Bu üç büyük dâhinin hikayeleri sizi düşündürecek, uyandıracak ve günümüzdeki gizli düşmanları tanımanızda yardımcı olacak.
gülen elma :D

13 Temmuz 2007 Cuma

Esrâr-ı Cinâyât - Ahmet Mithat Efendi

Esrâr-ı Cinâyât

Kitap Adı: Esrâr-ı Cinâyât
Yazan: Ahmet Mithat Efendi
Sayfa: 380
Dizi Adı: Türk Klasikleri
Tür: Roman

İlk başlarda bu kitabı okumak biraz sıkıcı gelmişti Başlarında çok fazla açıklama vardı ama sabredip ortalarına doğru geldikçe kitap kendini göstermeye başlıyor. Bir adada
işlenen esrarengiz cinayet üzerine Müstantik Osman Sabri efendinin cinayeti işleyenleri araştırmasıyla başlayan ve giderek sürükleyici hale dönüşen kitabı okumanızı tavsiye ederim :)
Bu arada unutmadan bu kitap polisiye roman türünün ilk Örneği sayılmaktadır

G&Gözde





10 Temmuz 2007 Salı

Anna Karenina- Tolstoy



Anna Karenina ,Leo Tolstoy, Çeviri: Saniye Güven- Bordo Siyah Yayınları
kitap : http://www.bordosiyah.com.tr/?sayfa=kitap&id=4
kitaba yeni başladım ,bitirince yorumunu yazıcam
gülen elma :D